Tuesday, December 21, 2010

That's Not My Name

Anne-baba olacaklara bir takım tavsiyelerden oluşacak bu yazım. Bugün doğacak çocuklarınıza isim verirken dikkat etmeniz gerekenlerden bahsedeceğim. 

Sevgili anne babalar;
O doğurduğunuz, aşkınızın meyvesi, o masum yavru büyüyecek. Büyüyünce üniversiteye girecek. Belki üniversitenin tamamını yurtdışında okumak isteyecek. Hadi beceremedi diyelim, Erasmus diye tutturacak. Mezun oldu, yurt dışında master da master diyecek. Onu da beceremedi. Türkiye'de ünlü bir profesör, yazar, sanatçı, megastar falan olacak belki. Haydi hepsini geçtim, Türkiye'de tanıyacağı yabancılar olacak. Velhasıl kelam, o çocuk bir şekilde dışarıyı görecek. Yabancılarla haşır neşir olacak. Siz bu çocuğa size o an hoş gelen bir isim verdiniz, tamam, güzel, ama o günler geldiğinde acı çekecek bu çocuk. Hiç düşündünüz mü? 

Evet, bu girizgahtan anlamışsınızdır, 5 ayda az çile çekmedim ismim yüzünden. İsmim Ece. Ne kadar güzel değil mi? 3 harfli, sade, tersi düzü bir, anlamı güzel, hoş bir isim. 22 senedir hiç şikayetim olmadığı gibi, hep sevmişimdir de ismimi. Ama gavur ne bilcek Ece'yi? Gerizekalı Amerika'lılar, dünya üzerindeki hiçbir dili telafuz edebilme kapasitesine sahip değilken, Fransızcayı bile Amerikanlaştırırken, Ece'yi okumayı nasıl bilsinler? Nitekim bilmiyorlar da. Çektiğim iki çeşit çile var: Biri yazılı haldeki Ece'yi okuyanlardan çektiğim, öteki de kendimi Ece diye tanıttığım insanlarların bana çok sonra çektirdiği çile. 

1. Yazılı haldeki Ece'yi okuyanlardan çektiğim çile: Ece'yi, ana dili ingilizce olan biri nasıl okur? Cevabı tek bir okunuşla sınırlı değilmiş, sevgili takipçilerim. Şuraya geldiğimden beri her gün yeni sesleniş biçimleri duyuyorum. En alıştığım versiyonu 'isii'. Genelde öyle duyuyorum yoklamada, başka bir yerde sıra beklerken falan. 'İsii Örmın? İsii? Ms Örmın?' şeklinde bir gidişhatı oluyor. Başka neler mi duydum? İsii hadi biraz isme benziyor, direkt İiiis diye bağıranlar mı istersiniz, 'ii... eee... esiii?' diye işkence çekenler mi istersiniz, İtalyanca'dan falan c'nin ç diye okunduğunu düşünüp 'eççeee' diyenler mi istersiniz, 'iççeee' mi, 'iseee' mi... En iğrendiğim versiyon da 'ekki' oldu. O ne lan? Ekki ne?? 'yeah, it's pronounced ece' diye düzelte düzelte bir hal oldum. Zaten şu aşağıdaki diyaloğu en azından bir milyon kere yaşamışımdır herhalde.

Gerizekalı Amerikalı: Um... İiisi? İiis? Ms Örmın?
Ben: E-C-E, right? Yeah, That's me. 
Gerizekalı Amerikalı: How do you say it?
Ben: Ece.
Gerizekalı Amerikalı: OK... Where are you from?
Ben: Turkey.
Gerizekalı Amerikalı: Wow, that's nice. 
Ben: I know. 

Derslerde yoklama alınırken az yok yazılmadım. Fark etmiyorum, hoca Essi? diyor, Ece olabileceğine ihtimal vermiyorum, Essie diye oje markası var, belki isim de vardır yani diye düşünüyor beynim herhalde, sonra yoklama sona eriyor, bende jeton düşüyor, 'ii sii ii isimli birine seslendiniz mi?' diyorum, 'are you essie?' diyor, 'no, that's pronouced Ece' diyorum, hoca özür diliyor, sözümona not alıyor, ama haftaya tekrarlanıyor. Gerçi allah için çoğu hoca 2-3 hafta sonra ezberledi adımı da, genel tablo bu yani. Sınıf arkadaşlarım da dalga geçer oldu, adımın eycey (gelcez oraya da) olduğunu bilmelerine rağmen gülerek isii demeler, ekki demeler falan. 

2. Kendimi Ece diye tanıttığım insanlarların bana çok sonra çektirdiği çile: Bir de bu versiyon var tabii. İsim alışverişi yapıyoruz, I'm Ece diyorum, E-what? diye tepki veriyorlar, ben de 'just call me eycey' diyorum, konu kapanıyor. Anca dilleri eycey'e dönüyor bu gerizekalıların. O yüzden ben de artık uğraşmıyorum, AJ diye tanıtıyorum kendimi. Açılımını soruyorlar, açıklıyorum derdimi, 'ben sana eycey demeye devam edicem ama' diyorlar, 'i don't care' diyorum, mutlu son. Bazen de uğraşmıyorum Angelina Jolie diyorum, gülüyorlar, 'no, seriously?' diyorlar, bazen uyduruyorum, bazen açılımı yok, o kadar ismim diyorum. Tamam, buraya kadar da çok sorun yok. Adımın Ece olduğunu unutabilirim bile, o derece alıştım. Ama sonra bu ismin yazılıya geçmesi gerekiyor bir şekilde. Facebook'ta arkadaş requesti gönderirken 'AJ' diye not düşmezsem tanımıyorlar, ya da telefon numarası alışverişi sırasında ismimi spell ederken inanmıyorlar 'i, si, i? that's not AJ? what's your real name?' diyorlar, bir 5 dakika inandırmakla geçiyor falan. Bir kere de tenis dersinde, turnuva yapıyoruz. Tenis hocası da ismimi ilk haftalardan ezberleyen, yoklama kağıdında Ece kısmını karalayıp fonetik bir şekilde ismimi yazan bir hoca. Beyaz tahta getirdi sahaya, tek tek isimlerimizi yazıyor. Herkesin ismini yazdı, baktım ismim yok. Hocam beni niye yazmadınız, beni sevmiyor musunuz falan derken yoo yazdım dedi. İyice inceledim, baktım AJAH diye bir isim var. İçimden, are you kidding me diye geçirip, hoca hoca, that's not my name, dedim. Ah pardon, spell et dedi. Ben ii-sii-sii dedikçe inanmıyor hatun. E'yi yazıyor, C'yi yazarken duraklıyor. Ama C'den o ses çıkmaz ki diyor. Kalakaldı elinde kalemle. Arkadaşlar da gülmeye başladı, 'professor, i think she knows how to spell her own name correctly' diye yan çıkanlar oldu falan. Sonra hoca yazdıklarını sildi, tekrar AJAH yazdı, 'well, this is your new name, now' dedi. Benim gözlerimden bir damla yaş düştü. 

İşte öyle sevgili yeni anne-babalar. Bunları düşünmüş müydünüz? 

8 comments:

selen said...

:)

Ben kasip spell ediyorum. Gecen restoranda beklemek icin isim yazdiricaz ben yine spell edeyim istedim. Adam adimi duydu direk "arkadasinin adi ne" dedi. Boyle igrenc bi sekilde dislandim elin Yunan Amerikalisi tarafindan. sanki kendi adi mike, jake, vs. gibi amerikan ismi de benimkini begenmiyor haspam.

kendime isim arayisim suruyor.

Persephone said...

Senin ismin rahat gene ama, Amerikanlaştırılabilir yani. :P Spell edersen de öyle çok aman aman farklı bir tablo olmaz diye tahmin ediyorum. Ama İ-sii-i'nin ece'yle pek bir bağlantısı yok bunların gözünde. :P Hele restoranlarda hiç demiyorum Ece diye, direkt AJ diyorum, yoksa kaçırıyorum sıramı :P

Pink Freud said...

Smyrna koymak istiyorum nasıl?
Gerçi türkiyede olduğumuzdan nüfusa simirna diye geçer ee saymayrna saymira saymayna falan derler mi ki şimdi?

Persephone said...

Yok, onu güzel okurlar. :P Gene istediğin gibi çıkmaz ağızlarından muhtemelen, ama acı çekmez. :P

dildaika said...

Şimdi anlıyor musun neden Starbucks'ta ya da diğer bilumum isim gerektiren yerlerde ablamın ya da onun bunun ismini kullandığımı? :P ama benim şanslı yanım yabancılarla sorun olmuyor malum nedenden dolayı. Ama en kötüsü insanın kendi vatanında dışlanması :(

ericaneptem said...

kendimi şanslı hissettim birden.öyle aman aman pek fazla ecnebi ile iletişim kurmasam da bir söyleyişte anlıyor herkes ismimi :D zormuş işin cidden,arada sesli konuşma neyin yapalım da unutma ismini :P

Persephone said...

dildaika: ahhaha ama sen de amerika'da fazlasıyla alay konusu olursun, avrupa'da durum nasıl bilmiyorum da, burada mahvederler seni :P

phoenix: evet, şükret haline lütfen :P

azkn said...

ahhhhhaa ece yaa skter et onları, ama şu ajah yazan hoca akıllıymış, onların düzgün şekilde spell edebilmesi için hakikaten öyle yazılması gerek.

c'den o ses çıkmaz demek he, ahahaahh zavallı eceeeeeeee bana ayişa dediklerinde fitil oluyordum ben :P