Wednesday, April 20, 2011

Make Your Own Kinda Music

Biraz lame bir başlık adı oldu ama bu saatte müzikle ilgili aklıma gelen ilk şarkı ismi bu oldu, hem uyuyor da. Bir site buldum, hayatım değişti! Hayatım değişmedi elbette ama okul bilgisayarlarında ödev yaparkenki zamanlarım değişti mesela. Yepisyeni şarkılar da keşfettim sayesinde. 8tracks! Pandora, Last.fm falan iyi güzel de orada aradığım şarkıyı asla bir daha bulamıyorum o an bir yere yazmazsam ve her zaman tam ruh halime uygun şarkılar çıkmıyor. Bu site bayağı iyiymiş, sevdim. Ve bakın size ne yaptım!

Çavlan'a Not: Playlist'teki görseli Tumblr'ından çaldım sana sormadan, affet. :)

Wanting Comes in Waves

      I want someone who will be monogamous and nice to his mother. And I want someone who likes musicals, but knows to just shut his mouth when I’m watching “Lost.” And I want someone who thinks being really into cars is lame, and strip clubs are gross. I want someone who will actually empty the dishwasher instead of just taking out forks as needed - like I do. I want someone with clean hands and feet and beefy forearms, like a damned Disney prince. And I want him to genuinely like me. Even when I’m old. And that’s what I want.

- Liz Lemon, 30 Rock 

İdolümsün Tina Fey. Başka bir dünyada, başka bir zamanda, başka bir gerçeklikte çok iyi arkadaş olabilirdik. Söyleşine gittiğimde imza kuyruğunda gözlerimle 'BFF'im ol' sinyalleri verdim, ama fark etmedin. 'Nice to meet you' dedin, 'thank you' dedin ama ciddi değildin, biliyorum. Büyük bir fırsat kaçırdın Tina'cığım. Çok eğlenebilirdik halbuki birlikte. Kitabını da çok sevdim. 

Sevgilerimle,
Persephone


Tuesday, April 05, 2011

Relax (Take It Easy)

Kafayı yiycem şu sınavlardan ve ödevlerden.  Bir şey yapmasam da, procrastination'ın allahını yapsam da orada olmaları sürekli gergin dolaştırıyor. Bütün hocalar kendi derslerinden başka ders almadığımızı zannediyorlar ve birlikte ders aldığım amerikanlar da çıldırmışçasına organize insanlar, sınavlara bir hafta öncesinden falan çalışıyorlar, inanılır gibi değil. Gerçekten günü gününe ders çalışan, eve gider gitmez o gün verilen ödevleri bitiren insanların varlığına inanmazdım, ütopik gelirdi bana bu. Ama varmış. Ve hepsi bizim bölümde. Hele bir de grup ödevi yapıyorsak aman yarabii... Saat başı text, dakika başı e-mail. Ya bebeğim, relax, haftaya pazartesiye kadar üç yüz kere bitiririm ödevi diyorum, yok, illa bugün yapıp bitiricez dün verilen ödevi. Güzel bir şey de azıcık sakin olun lan. Azıcık erteleyin. Psikolojimi bozuyorsunuz. 


Hele bir de Amanda diye bir hatun var bizim bölümde. Ben böyle bişey görmedim, robot mübarek. Sürekli ajandası elinde, deadline manyağı bişey. Ha, grup projesi yapılıyorsa kesinlikle grubunda olmasını istediğin kişi, çünkü her şeyi eline alıyor, inanılmaz proaktif, her şeyi yapıp bitiriyor ama bütün diğer gruplar sakinken en stres içinde yaşayan bizleriz resmen. Sayesinde bayağı bir öndeyiz herkesten ama cidden, daha öğrenciyiz lan. Bu kadar stres iyi değil. 

Bitirme projesi gerçi bu bahsettiğim, önemli böyle önde olmamız, özellikle de projemizi Bloomingdale's'e sunacağımızı öğrendiğimizden beri iyice dikkate almaya başladım Amanda'nın e-maillerini ve textlerini. Alışkın değilim ama ya. Zor geliyor valla. Sosyal hayat kalmadı. 

Kurdeleli olanlar arkalı önlü, Las Vegas'lı olan RUDE'un arkası.

Neyse, proje bayağı iyi gidiyor ama. Heyecanlanmaya başladım. Elceğizlerimle ve kıt illustrator bilgimle tasarladığım etiketler geldi (yukarda), bilgisayarda tasarlamak neyse ama böyle kanlı canlı görünce bir gaza geldim anlatamam. Postayla benim evime geldi bir de, zarfın üzerinde benim adımın hemen üzerinde de R.U.D.E. Jeans yazıyor, sanki gerçekten bir firmaymışız gibi. Gerçek artık, bir fikir değil. Tasarladığımız kotların da prototipleri gelmiş, perşembe photo shoot yapıcaz. 

Yeni gerginlik sebebi de şu 5 Mayıs'taki Alumni Dinner. Yüzlerce insanın arasında Bloomingdale's de olacakmış, business planmişçesine sunucaz, satın alıp gerçekten üretime sokma ihtimalleri varmış. Veee 8 kişilik grubumuzda 3 kişi konuşma yapıcakmış sadece, introduction da kime gitti dersiniz? Yours truly. Geril geril geril geril... Closing de benim, 1.30 dakikalık bir açılış ve kapanış konuşması hazırlamam lazım. Daha da fenası gidip bir ara elbise almam lazım en formal'ından. 

İyi oldu ama bu Bloomingdale's'in gelmesi. Gerçekten de fikrimizi satın alacaklarını sanmıyorum ama şahane bir deneyim olacak gelecek için. Neticede 4-5 ay sonra potansiyel işverenim olabilir o insanlar. Tabii bir de projenin başındaki hoca da bölümün dekanı. Bölümdeki herkes nerdeyse şimdiden iş buldu - Ralph Lauren, Tommy Hilfiger gibi yerlerden bahsediyorum - ve çoğuna iş bulan da Jeffrey'miş. Arayı iyi tutmak, kendimi göstermem lazım. Çünkü bu arkadaşları bu hoca 4 senedir, beniyse 4 aydır tanıyor. 

Ay neyse, yarınki vizeye çalışmam lazım benim, esen kalın sevgili takipçiler.