Sunday, July 25, 2010

Musicbox

Ne zamandır müzikli post yazmıyorum, bu yazım tatilime damgasını vuran şarkılarla ilgili olsun madem. Televole ağzı da yaparım çok pis.

Önce bir kaç şarkı var döndürüp döndürüp dinlediğim, önce onlardan sonra da dinleye dinleye eskittiğim albümleri yazıciim.

Şarkılar groovesharktan widget şeysini de ekledikçe uzadı da uzadı post, görüntü kirliliği olmasın diye burada kesiyorum, aşağıdan devam edip playliste ulaşabilirsiniz.





En çok dinlediğim şarkı sanırım the Kinks'ten. Zaten the Kinks şarkılarına aşkım hep yazın kabarıyor, yaz grubu resmen adamlar. This Time Tomorrow ve Lola döndürüp döndürüp dinlediğim şarkılar ama haftanın anlam ve önemine uygun şarkıları ve üç milyon falan kere dinlediğim şarkılarıysa Sunny Afternoon.

help me, help me, help me sail away
or give me two good reasons why i oughta stay
'cause i love to live so pleasantly
live this life of luxury
lazin' on a sunny afternoon




Bir başka şarkımız ise hali hazırda Muse, Nina Simone ve Micheal Buble gibi birbirinden şahane versiyonları olmasına rağmen My Brightest Diamond isimli grupun kendini sevdiren ve ardarda dinlettiren coverı Feeling Good. O da konsepte uygun denebilir.




Diğer looptan alamadığım şarkıysa Oren Lavie'den. Albümünde Her Morning Elegance'tan öteye gidemiyordum ilk dinlediğimden beri, tatile gitmeden önceki gün iPod'u düzenlerken yanlışlıkla bir sonraki şarkıya geçti ki amanın... Bu müthiş cevherle karşılaştım işte o zaman, 3. şarkıya hala geçemedim, belki daha şahaneleri vardır ama albümünün ikinci şarkısı The Man Who Isn't There looptan çıkarttırmıyor kendini sağolsun.



Şimdi biraz neşelenelim. Aşırı tükettiğim bir sürü Kaiser Chiefs şarkısı var bu tatil süresince ama şimdi hepsine şöyle bir bakınca bu tatil süresince en çok bunu dinlediğime ve bayıldığıma karar verdim. Aslına bakılırsa Never Miss A Beat konsepte belki daha uygun ama bunu seçtim, öyle istedim. Albümler kısmına yazmıyorum çünkü albümlerini yıllar önce falan tüketmiştim, yeni keşif de değil zaten, can çekmesi durumu.



Sıradaki şarkı için yeni keşfim ve pek bir eğlenceli olduğu dışında yapabileceğim bir açıklamam yok. Sözleri de eşlik etmesi de eğlenceli bir Florence + the Machine şarkısı.



The Doors pek severim. Bu şarkısı da yeni keşfim falan değil, ama tatilden önceki hafta aklıma gelmiş, uzun süre dilime dolamış, tatilde de playlistten atamamıştım. Haliyle listemizde haklı bir yere sahip. Show me the way to the next whiskey bar/oh, don't ask why.



True Blood dizisi ne yaparsa yapsın, konusu ne kadar sapıtırsa sapıtsın her daim başarılı olduğu bir şey varsa o da müzikleri. Henüz 5. bölümü izlemedim, zaten artık sırf kitapları okumanın getirdiği "nasıl kotarcaklar acaba" temalı merak yüzünden atlaya atlaya izliyorum ama 4. bölümün müzikleri çok başarılıydı. Özellikle bölümün ismini aldığı 9 Crimes şarkısı. Ben cover zannettim ilk çaldığında, meğer gene Damien Rice'tanmış ama demo haliymiş. Zaten şarkıya normal haliyle de aşığım, bu versiyonuna da bayım bayım bayıldım, dinlemeden duramadım.



Ben bu şarkının miladını geçen sene günde 500 kere falan dinledikten sonra bitirdim sanıyordum, meğer bir kere dinlememe bakıyormuş. Shuffle'da çıktı, pek sevdiğimi hatırladım, gene sürekli dinledim 1 hafta boyunca. Neden sevdiğimi açıklayamam bu şarkıyı, hoşuma gidiyor nedensiz.



Bayılıyorum bu hatuna da bu şarkıya da, çok iyi anlıyorum şarkıdaki ruh halini de. :P Başka da bişey diyemiycem. :P



Nelly Furtado'yu da benzerlerini de şarkılarını da pek sevmem. Bu şarkı da keza hiçbir zaman ilgimi çekmemişti. Tesadüfen Bloc Party coverını buldum. Bilmem pek sevdiğimi söylememe gerek var mı?



Lady Gaga'nın guilty pleasurelarımdan biri olduğunu itiraf ediyorum. Nedenini açıklayamam, utana sıkıla indirip dinliyorum şarkılarını, çok da seviyorum, üzgünüm! Bu arkadaşlarımız da Telephone şarkısını pek şeker bir şekilde coverlamışlar, indie yapmışlar, e sevmicem, patlayana kadar dinlemiycem de napıcam?



Son olarak da Mika'dan gelsin bir tane, playlistimizi coşarak sonlandıralım. İsminin aksine tam bir yaz şarkısı Rain'i koymaya karar verdim. Konserini kaçırdığım için bayağı bir kahroldum ama elden bişey gelmez, iPod ile kendi küçük konserlerimi vermekle yetindim işte.



Ben gene abarttım, amacım 3-5 şarkı yazıp albümlere geçmekti, ama tutamıyorum kendimi müzikle ilgili bir şeye başlayınca, biri bana durmayı öğretsin! Albümleri çok uzatmadan isim vermekle yetinicem...

Atonement OST

Dario Marianelli'nin hem Pride & Prejudice hem de Atonement için yaptığı müzikleri yıllardır çok severim. Ama uzun süredir dinlemiyordum, kitap okurken shuffle'da çıkınca aşkım kabardı, Kuşadası'na gidene kadar yol boyunca döndüre döndüre bu albümü dinledim kitap okurken. Ama size tavsiyem, özellikle trajik bir kitap okurken bu müzikleri dinlememeniz, valla fena çarpıyor adamı.


MGMT - Oracular Spectacular


Time to Pretend ve Electric Feel'den başka pek bir şarkılarını dinlemezdim. Oturup baştan dinleyince oldukça hoş bir albümmüş, tam sahilde kitap okurken dinlemelik.





Arctic Monkeys - Favorite Worst Nightmare

Kusana kadar the Last Shadow Puppets dinledikten sonra Arctic Monkeys'e saldırdım. İki hafta öncesine kadar deli gibi Humbug dinliyordum, tatilde de bu ikinci albümlerine sardırdım. Eskiden pek dinlemediğim (Flourescent Adolescent ve 505 3-4 senedir falan düzenli olarak dinlediklerimdi) This House is a Circus ve If You Were There, Beware ikilisinin ne şahane olduklarını keşfettim bu vesileyle.



Elbow - Seldom Seen Kid

Albümü indirdiğimden beri Grounds for Divorce'tan başka şarkısını doğru düzgün dinlemediğimi itiraf etmeliyim. Ama meğersem şahane cevherler barındırıyormuş. Some Riot, Bones of You, One Day Like This, The Fix ne güzelsiniz siz!




Daha var ama yeter hadi bu kadar, yoruldum. Biraz abarttım, ama uzun süredir hiçbir şey koymamamın acısını çıkarttım bence. Evet evet, güzel oldu.

4 comments:

Çavlan said...

ay çok güzel geldiler gece gece, daha beşinci şarkıda mest olmuş vaziyetteyim :)

Persephone said...

teşekkürler, beğendiğine sevindim :)

Arcane said...

Hepsi birbirinden güzeller. Bi yerlerde duyup, beğendiğim sonra unuttuğum şarkılardan bazılarını da bulmuş oldum böylece. Mutluyum:)

Persephone said...

eheh, teşekkür ederim efendim, işe yaradığımı bilmek güzel :D