Saturday, February 26, 2011

You Have Wasted You Life, Now Please Stop Wasting Your Money

Oscar'lardan bir gün önce belki bir tahminler listesi yapmam gerekirdi bu post yerine, ama canım istemiyor. (Öte yandan oyuncu ödülleri Natalie Portman ve Colin Firth'e gidecek, o kesin. Film de The King's Speech'e gitsin Social Network yerine, lütfen!)

Neyse. Bu posta ilham kaynağı olan şey başlıkta yazmış olduğum şarkı ve parasızlığım. Hayatımın en parasız dönemindeyim sanırım. Babam okul parası ve ev kiram gibi giderlerle yeterince boğuştuğu için fazla para istemeye açıkçası utanıyorum. Babamın da New York'ta hiç sosyal hayatın olmasa, hiçbir şey yapmasan bile ne kadar paranın gidebileceği konusunda bir fikri yok. Nerden bilsin. Ama bir metroya binme ücretinin $2.25 olduğu bir yer neticede. Tamam, metro sistemi mükemmel, yüzbinlerce kez aktarma yapmıyorsun en azından İstanbul'da olduğu gibi falan ama bazen yakın yerlere giderken metrocardı geçirirken içim acımıyor değil. Keza karın doyurmak da öyle. Zaten evde yapıyorum yemek ama yemeklik almak bile pahalı ki. Bir de tek başımayım, bazı şeylere tek başına para vermek koyuyor resmen. Haliyle bok gibi besleniyorum. Sosyal hayat da okuldakiler ve arada sırada sevgili ZSA'yı saymazsak kalmadı denecek kadar az. Barlarda bir biraya 10 dolar verecek lüksüm yok çünkü. Ama evet, New York'tayım. :P Aman çok da ağladığımdan değil, bakmayın, zaten hiçbir zaman o bar senin bu bar benim insanı olmadım. Okul yeterince meşgul ediyor zaten. Evde oturup dizi/film izlemek, kitap okumak da yeterince tatmin edici. Ama ne yalan söyleyeyim, bazen arkadaşlar arayıp da hadi bu gece çıkalım dediklerinde artık bahane bulmak yoruyor. Yakın arkadaşlarım olsalar çulsuzum derim, arada çekerler beni de falan ama this is New York, baby. Ay başına kadar cebimde 3 dolarım var, o yeaah. :P Allahtan Metrocard'ım dolu.

Çalışmak istiyorum para kazanmak için de napıcam bilmiyorum. Nakit para kazanabilmenin tek yolu garsonluk, ama bu işi yapan iki arkadaşım da çok gözümü korkuttular. Normal iş yapamıyorum F1 vizesi sınırlamaları gereğince. Umabileceğim tek şey bu dönemi bir şekilde atlatıp, önümüzdeki sene şöyle iyi bir iş bulmak. Zaten 3 ayım kaldı, aybaşında da biraz para gelicek elime (Epsilon sonunda ödeme yapmış nihayet). Ama gene böyle sefalet hayatı sürüp Spring Break'e biriktirmek istiyorum para. Spring Break'te olmasa bile mezun olduktan sonra falan bir şeyler yapmak için. Belki Dilda'nın yanına giderim Avrupa'ya. Ah, dreams. :P Neyse, şarkıyı da koyalım.


1 comment:

ericaneptem said...

Burjuva bir aile çocuğu değilsen,aileden uzakta okumak her öğrenci için zor be. Tabii yurt dışında olmak daha da zor,ama canı gönülden anlıyorum seni bacım :P Parasızlığın gözü çıksın.