Saturday, June 05, 2010

Lilac Wine

Bir keresinde rüyamda öldüğümü görmüştüm. Ama kabus değildi, ciddi ciddi rüyaydı. Çünkü inanılmaz derecede huzurluydum rüyamda hayatım sona ererken. Detaylarını hiç hatırlamıyorum, nasıl ölüyordum, kaç yaşındayım, nerdeyim falan belli değil. Sabah uyanınca aklımda kalan tek şey inanılmaz derecede huzurlu hissettiğim ve arka planda sürekli Jeff Buckley'nin Lilac Wine şarkısının çalıyor olmasıydı. O yüzden ne zaman bu şarkıyı dinlesem içim bir tuhaf olur; inanılmaz mutlu olurum ama bir yandan da kalbim sıkışır çünkü sanki son saniyelerimi yaşıyormuşum gibi hissederim. Çok dinlemem o yüzden. Neredeyse 7-8 aydır da açmıyordum. iTunes'u daima shuffle'da tutmanın laneti midir lütfu mudur bilemedim. 

Konudan bağımsız: Ne zaman hangi şarkısını dinlesem aşık 
oluyorum adama istisnasız. Sesinde acayip bişey var.

Gerçekten öldüğüm zaman arkada bu şarkının çalmasını çok isterim. Yaşlanınca falan bloglar hala duruyor olursa ve bizimkiler her şeyi sansürlemek adına çıldırıp her şeyi falan sildirmezlerse, muhtemelen aşırı nostaljik bir insan olduğumdan buraları gene bir okurum. Okuyunca da aklıma gelir, hazırda bulundururum. Gelecekteki kendime not bir bakıma yani bu post.

2 comments:

FUNdy said...

lilac wine is sweet and heavy...vay be...çok erken gitmiş bu abi de be yahu.

Persephone said...

kesinlikle... ömrü hayatında çıkardığı tek albüme bakarak adamda ne kadar potansiyel olduğunu, yaşasa nelere imza atabileceğini görebiliyorsun çok rahat bir şekilde.

erken olmasının dışında, bir de pisi pisine ölmüş resmen yahu. ne alkol, ne uyuşturucu, ne intihar. gitmiş, nehirde yüzerken boğulmuş. şaka gibi geliyor insana...