Wednesday, September 30, 2009

Half Asleep In Frog Pajamas

Çok mutluyum ilk kitap eleştirimi yapacağım için bir tanecik blogum. Sookie'leri saymazsak uzun zamandır da ilk defa kitap bitirdim, onun haklı gururunu yaşıyorum. Ben bu hale gelecek insan mıydım ha söyleyin bana? Neyse...

Bu kitabı alırken ne oturup araştırma yapmış, ne birisinin tavsiyesine göre almış ne de daha önce kitap hakkında bir şey okumuştum. Normalde kitap alma kriterim de odur zaten, çok nadirdir kitapçıya girip anlık gaza gelerek bir kitap almam. Bu da o nadir anlardan biriydi. Araştırma yapsaydım belki bu kitabını değil de Ağaçkakan ya da Parfümün Dansı'nı alırdım muhtemelen. (Çünkü Nur kişisi öyle söylemiş olurdu. :P) Beni bu kitaba çeken şeyse sıradışı yazım tarzı oldu. İkinci tekil şahıs gözünden ve şimdiki zamanla yazılmış bir kitap bu çünkü. 'Yapıyorsun', 'ediyorsun' şeklinde. (Burada bir parantez açmak zorunda hissettim, kitabı elime almamı sağlayan şeyse gayet yüzeysel bir şekilde Harry Potter karakteri Sirius Black. Evet.) Bu ikinci şahıs anlatımı yer yer can sıkıcı olabilse de genel olarak eğlenceli bir anlatım şekli olmuş. Karakterin yerine koymanız kendinizi çok rahat oluyor. Tabii esas kızımız Gwendolyn tamamen uyuz olduğum bir karakter olduğu için bu yöntem ne kadar başarılı oldu bilemiyorum ama kesinlikle ilgi çekici olduğu kesin.

Konusunu ayrıntılı bir şekilde kitabın arka kapağından okuyabileceğiniz için şimdi oturup anlatmayacağım. Kısaca kafası karışık, para saplantılı Gwen borsa çökünce hayatının anlamını kaybeder ve alakasız ve geyik olaylar sonucunda ilginç hayat görüşüne sahip Larry Diamond'la tanışır ve dört günlük bir süreçte hayatı ve hayata bakış açısı değişir.

Kitabın üslubu konusunda bir diğer nokta da kitabın inanılmaz detay barındırdığı. Karakterin yaptığı en ufak, en bilmeyi tercih etmeyeceğimiz hareketlerini bile (işemek gibi) en ufak detayına kadar okuyabiliyoruz. Ama bunu yaparken öyle metaforlar, öyle benzetmeler kullanıyor ki yazar bazen kahkahalarla gülebiliyorsunuz. Diğer zamanlarda ise içimden 'Too much information!' diye geçirdim genelde. Ama yine de yazarın benzetme yeteneği su götürmez bir şekilde muhteşem.

Bir de kitabın her yerine yayılmış, kurbağalar, sirius yıldızı, nommolar, bozo kabilesi ve amfibilere dair bitmek tükenmeyen ansiklopedik bilgiler... Bu bilgilerin bir kısmı ilginçti, bir kısmı alakasızdı ama özellikle kurbağalarla ilgili bölümler olmak üzere çoğu benim gibi - her ne kadar itiraf etmek istemesem de - kitap okuma alışkanlığını malesef kaybetmiş birisi için fazla detay, fazla trivial ve fazla sıkıcıydı. 'E peki bunlar gerçek hayatta ne işimize yarayacak?' şeklinde paragrafları atladığımı hatırlıyorum. Ama dediğim gibi, belki bu uzun aramdan sonra bu kitapla başlamayıp, bir kaç kitaptan sonra bunu okusaydım ilginç gelebilirlerdi. Amma velakin, ben fazla buldum. Ve orada bir yerlerde benim gibilerinin de olduğunu bildiğim için yazıyorum bunları. :P

Öte yandan Larry Diamond karakteri eğlenceliydi, onun hayat görüşünü (kurbağalar ve amfibilerle ilgili anlattığı şeyler dışında) anlattığı zamanlarda oldukça eğlendim. (Nedense kafamda ingiliz aksanlı biri olarak canlandırıyorum bu arada kendisini.)

Kitap sonlara doğru da hareketlendi bayağı, sonuysa kesinlikle çok ilginçti. Devamını bekliyorsunuz bitince. Gerçi Gwen'den öyle bir hareket kesinlikle beklemezdim o yüzden tuhaf geldi ama yine de güzeldi.

Kitabın ismiyle de ilgili bir eleştirim olcak... Türkçe'te Sirius'tan Gelen Kurbağa şeklinde çevirmeleri hakikaten olmamış. Half Asleep in Frog Pajamas'ı kulağa eğlenceli geldiği için daha çok seviyordum ilk başta ama şimdi kitabı okuyunca kitabın anlatmak istediğini çok daha iyi veren bir isim o. Zaten kitaptaki ansiklopedik bilgileri özetler gibi topluca anlattığı bir kısımda da kitabın orjinal ismi cümle içinde geçiyor ve kesinlikle o zaman anlıyorsunuz bu ismin ne kadar gittiğini kitaba. 'Meanwhile, at our present level of development, largely oblivious to our origins and our destination, we are half-asleep in frog pajamas.' diyor Tom Amca.

Son olarak kitaptaki sevdiğim alıntılardan bir kaç tane ekliyip eleştirimi bitiyorum. (aslında bu kadar değil ama internette bu kadarını bulabildim. Evet, tembelim. :P)
  • Where is this coming? Must be whiskey, the great ventriloquist.
  • Belford is lying on the bed, eyes closed and an expression on his face that could end three Italian operas and still have enough anguish left over to butter an existentialist's toast.
  • The light switch flips up and down uselessly, like the lips of the President.
  • If each of us, in secret, were allowed to ask God one question, absolutely nobody would ask, "are you a man or a woman? Or "What color's your skin?" proving that issues of gender and race are ultimately trivial.
  • We, with our propensity for murder, torture, slavery, rape, cannibalism, pillage, advertising jingles, shag carpets, and golf, how could we seriously be considered as the perfection of a four-billion-year-old grandiose experiment? (evrimden ve evrimin tamamlanmamış olduğundan bahsediyor.)

No comments: